7. Bölüm

Kays’ı çöllere salan ateş, beni yollara salmış çok mu?

Bilir misin Kays kimdir? Kays o meşhur Leyla ve Mecnun hikâyesindeki Mecnun’un gerçek adıdır. Bir Leyla uğruna nasıl da yanmış çöllerde, sonunda meczup olmuş, kimseyi bilmez olmuş. Gerçekten Leyla uğruna mıydı acaba aklını yitirmesi yoksa Mevla uğruna mıydı ne dersin sevgili… Böyle dedim de dilimden şiir dökülür oldu bir anda…

Bir garip dervişanı

Bir kadeh mey, sarhoş eder mi ney kadar?

Bir gönül aşığını

Bir kuru Leyla, Mecnun eder mi ney kadar?

Şimdi benim halim de Kays gibi olmaya başladı. Seni o kadar düşündüm, sana o kadar yandım ki pişmeye yüz tuttu yüreğim, hafif kavruk bir yanık kokusu geliyor damağıma, iyiden iyiye pişiyorum.

“Hamdım, piştim, yandım.” Diyen Mevlânâ Celaleddin-i Rûmî gibi pişiyorum bir şeyler için. Bir leziz ziyafet için pişiyorum. Varlık sahasını terk ediyor, yokluk içinde kendimi buluyorum. Hep var olmak isteyen, ölümsüzlüğün formülünü laboratuarlara arayanlara inat sonsuz hayatın sırrını yüreğimde gizliyorum.

Dünya hayatını çok sorgulama vakti buldum senin gidişinin ardından. Neden ölmedim, neden yaşıyorum diye sordum kendime. Mesela sordum Allah neden bu hayatta her şeyi yaratmasına rağmen bazı şeylere de yasak getirmiş diye… Öyle değil mi ama madem yasak edecekti neden yarattı sorusu kurcalıyor insanın aklını…

Cevapları da kendi içimde saklıyordum aslında…

Üniversiteye giriş sınavlarına hazırlık yapıyorum bu sıralar. Çok çalışkan bir öğrenci olmadım hiç bir zaman ama zahmetsiz de rahmet olmaz deyip yükleniyorum işte derslere biraz…

Sınava girerken; sınav giriş belgesinin arkasında sınav kuralları yazıyor. Mesela cep telefonu getirmek yasak diyor. Şimdi düşündüm; bu cep telefonu da icat edilmiş neredeyse herkesin cebinde olan bir cihaz, hatta gününüzde olmazsa olmaz bir zaruret… Fakat iki saatlik sınav için bu zaruretten mahrum bırakılıyoruz. Mahrum bırakıldığımız o iki saatlik zaman dilimi ise belki de bundan sonra yaşayacağımız elli-altmış yıllık zaman dilimini etkiliyor.

Sanırım biraz önce Allah neden yarattıklarını yasaklamış sorusunun cevabını buldum. Tam da bu yüzden işte… Süresi konulmamış bir hayatı ebediyen güzel geçirmemizi etkileyecek olan bu elli-altmış yıllık dünya sınavına girişte bazı şeyler bizler için yasaklanmış; yasaklanmış ki sınav başarı ile sonuçlansın diye… Allah yarattığı kulların dünya hayatındaki sınavdan başarıyla çıkarak ahretteki o sonsuz mutluluk ve güzelliği kazanmasını istiyor. Bedavadan vermek kudret elinde iken de vermiyor, vermiyor çünkü insanoğlu bile birbirine karşılıksız bir şey vermezken sonsuz mutluluk öyle bedava olmamalı, aynı zamanda kendisini var eden yüce yaratıcının da kudretine gerek beşeri bedenin gözüyle, gerekse kalp gözüyle şahit olmasını istiyor. Bu sefer bir arafa düşmemenin mutluluğu ve huzuruyla dalabilirim uykuya bu gece; kedime sarılarak…

Bir Cevap Yazın